Featured

IELTS Exam Rights & Wrongs

IELTS yani International English Language System dünyanın en popüler İngilizce yabancı dil sınavları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin göçmen alım havuzlarında IELTS sınavından alınan iyi bir puan, adayların nitelikli göçmen seçilmeleri için son derece önemli. Dolayısıyla tüm dünyada IELTS sınavlarına hazırlık yönünde bir ekonomi oluşmuş durumda. IELTS, genel ve akademik olmak üzere iki ayrı türde düzenleniyor. Genel sınav göçmenlik ve genel düzeydeki İngilizce bilgisini test ederken, akademik ise üniversitelere giriş esnasında yabancı dil seviyesinin tespiti için kullanılıyor. Listening (dinleme), reading (okuma), writing (okuma) ve speaking (konuşma) bölümlerinden oluşan sınav yaklaşık olarak 2 saat 45 dakika sürüyor.

  • Listening: Listening’de her bölüm 10 sorudan oluşmak üzere dört bölümde toplamda 40 adet soru bulunuyor. Bilgisayarlı sınavda tüm sorular 30 dakikada tamamlanıyor. Yazılı sınavda ise cevap anahtarına tüm cevapların geçirilmesi için fazladan 10 dakika veriliyor. Sınav esnasında konuşmaları sadece bir defa dinleme hakkınız bulunuyor. 40 sorudan minimum 35/36 adet doğru cevaplarsanız 8 bandında puanınız oluyor. Nokta, virgül, harf hatası gibi durumlarda cevaplarınız yanlış olarak kabul ediliyor. Ayrıca sorunun istediği sınırlarda cevapları yazmanız gerekiyor. Örneğin soruda tek bir kelime ve bir rakam yazmanız isteniyorsa, iki kelime yazdığınız zaman cevabınız yanlış olarak işaretleniyor.
  • Reading: Reading bölümünde 3 farklı kısımda toplam 40 adet soruyu bir saat içinde cevaplamanız bekleniyor. Tabii ki bu bölümde Listening’de olduğu gibi yanlışlar doğruları götürmüyor. 40 sorudan 30-32 adet doğru cevaplarsanız 7 bandında puanınız oluyor. Eğer yazılı sınava girerseniz bu bölümde cevap anahtarına tüm cevapların geçirilmesi için ekstradan 10 dakika verilmiyor.
  • Writing: Writing bölümünde 2 farklı bölümde İngilizce yazım bilginiz test ediliyor. Task 1 adı verilen birinci bölümde akademik sınav kapsamında bir grafik veya tabloyu yorumlamanız beklenirken, genel sınavda ise günlük hayattaki durumlarda kullanacağınız bir mektup yazmanız isteniyor. Tercihen bu bölüme en fazla 20 dk ayırmanız bekleniyor. Task 2 adı verilen ikinci bölümde ise size sorulan genel anlamdaki bir konuda (eğitimde fırsat eşitliği, çocuklarda bilgisayar kullanımı, küresel ısınma vb). görüşlerinizi kompozisyon biçiminde yazmanız gerekiyor. Bu bölüme 40 dakika ayırmanız tavsiye ediliyor. Genel olarak iki bölümde de noktalama işaretleri dahil grameri nasıl kullandığınız, günlük hayatta az kullanılan kelimelere yer vermeniz, cevaplarınızın tutarlı ve uyum içinde olması ve sorulara tam anlamıyla cevap verip vermediğiniz skorlanıyor. Listening ve reading bölümünden farklı olarak cevaplarınızı bir denetçi kontrol edip puanlıyor.
  • Speaking: Speaking bölümü 3 farklı kısımdan oluşuyor. Birinci bölüm havadan sudan konuşma şeklinde ilerlerken, ikinci bölümde denetçinin (examiner) verdiği bir soruya iki dakika boyunca aralıksız konuşarak cevap vermeniz ve üçüncü bölümde de ikinci bölümdeki konuyla ilgili detaylı sorulara yanıt vermeniz isteniyor. 11-14 dakika süren sınav esnasında ses kaydı yapılıyor . Puanlama yine denetmen tarafından akıcılık, uyum, az bilinen kelimelerin kullanılması, gramer bilgisi ve telaffuza göre değerlendiriliyor. Speaking sınavına Listening, Reading ve Writing sınavlarının yapıldığı ana sınav dışında başka bir günde de girebiliyorsunuz.

Kanada’dan göçmen olarak gidebilmek ve kalıcım oturum alabilmek için IELTS sınavındaki her bölümden minimum 6 almak gerekiyor, ancak altın skora Listening’den 8, diğer bölümlerden ise 7 alınca ulaşılıyor. Bu sonuca ulaşınca The Canadian Language Benchmark (CLB) standardına göre 9 almış oluyorsunuz, böylece göçmenlik yolunda önemli bir yol kat ediyorsunuz.

IELTS konusunda dünyanın birçok farklı ülkesinden farklı sorular alıyorum, birçoğu da kesinlikle doğru bilinen yanlışlardan oluşuyor. Gelin bu yanlışları birlikte inceleyelim.

Soru: IELTS’in genel İngilizce bilgisiyle ilgisi yok. Günlük hayata dair unsurlar barındırmıyor.

Cevap: IELTS her ne kadar özel bir hazırlık gerektiriyor gibi görünse de aslında, günlük hayattaki İngilizce’nin bir yansıması. Dolayısıyla Türkiye’deyken ne kadar çok BBC izler, İngilizce podcastler dinler ve İngilizce konuşma fırsatlarını kaçırmazsanız ek bir alıştırma yapmanız gerek yok.

Soru: Türkiye’de ve Asya ülkelerinde IELTS’in konuşma bölümünden yüksek alma imkanı varken, Kanada ve Amerika’da bu imkan neredeyse sıfır.

Cevap: Kesinlikle doğru değil. Her iki ülke de denetçilerin konuşma stilleri vb aynı standartta.

Soru: IDP’de IELTS’e girenler British Council’de girenlere göre daha yüksek alıyor.

Cevap: Bu konuda da herhangi bir netlik olmasa da, bana soracak olursanız sınava IDP’de girmenizi öneririm. IDP’nin Türkiye ofisindeki arkadaşların samimiyeti ve düzeni ile Kanada’daki görevlilerin davranışları bana daha samimi geldi. Hem İstanbul’da hem de Toronto’daki IDP ofislerine doğrudan metro ile gidilebilmesi de cabası 🙂

Soru: Bilgisayarlı sınav daha zor, üstelik yeni olduğu için daha sıkıntılı.

Cevap: Bu konu kişiden kişiye göre değişiyor. Örneğin sürekli laptop ile çalışmaya alışkınsanız ve her işinizi bilgisayar ve cep telefonuyla görenlerdenseniz bilgisayarlı IELTS daha kolay gelebilir. Ayrıca bilgisayarlı IELTS’de writing bölümünde kelimeleri saymanıza gerek kalmıyor, çünkü sistemde siz yazdıkça toplam kelime sayısı görünüyor. Listening bölümünde kullanılan kulaklıklar da her iki ülkede de yazılı sınavdaki kulaklıklara göre daha başarılı. Dolayısıyla konsantrasyon sıkıntısı yaşamıyorsunuz.

Gelelim tavsiyeler bölümüne…

Google’da yapacağınız bir araştırma da IELTS konusundaki danışmanların ve tavsiye verenlerin ne kadar çok olduğunu görürsünüz. Tabiiki çok değerli eğitmenler de var, ancak bunun yanında IELTS dersi verdiğini söyleyip de kesinlikle sizleri yanıtlamaya çalışan hocalar da var.

Size tek ve en önemli tavsiyem IELTS konusunda eğitmenlik yapan kişinin son iki senede IELTS’den en az 8777 (LRWS) aldığını belgeleyen sınav dokümanının orijinalini sizinle paylaşması. Maalesef internette birçok ESL (english as a second language) eğitmeni IELTS koçluğu verdiğini söylüyor, ancak iş sınav belgelerini göstermeye geldiğinde bir şekilde bahaneler bulunuyor. Tabiiki hocanın IDP’den verilmiş ve IELTS eğitimi verebileceğini belgeleyen güncel tavsiye mektubu olması da önemli.

IELTS genel sınavı konusunda destek isterseniz yalcin [@} myparmaksiz.com dan yazmanız yeterli.

Featured

Facebook Blueprint Sertikası

Facebook Blueprint Sertikası, Kameralı ve Gözetmenli Online Sınav Sonucu Nasıl Alınır ?

Birçok müşterim için Facebook ve Instagram’da hesap yönetimi ile reklam operasyonlarını sürdürüyordum. Covid-19 sebebiyle evde kaldığımız şu günleri fırsat bilerek, sosyal medyadaki bu tecrübemi bir de sertifika ile desteklemek istedim. Bir yandan da Facebook’un Google ve diğer dijital pazarlama sertifikasyon sınavlarında  farklı olarak “denetimli sınavı” (proctored exam) nasıl gerçekleştirdiğini öğrendim. 90 dakikalık ve 53 soruluk çevrimiçi sınav sonrasında Facebook Sertifikalı Dijital Pazarlama Ortağı (Facebook Certified Digital Marketing Associate) unvanını aldım. İki sene boyunca geçerliliğini sürdürecek sertifika, Facebook’un Blueprint Eğitim Sistemi içinde yer alıyor.

Sertifikasyon sınavını nasıl geçtiğimi, hazırlık sürecini, ücret bilgilerini ve kamera kaydının yapıldığı İngilizce gözetmenli sınava ait süreci aşağıda özetleyeceğim.

  • Sınava girmeyi düşünmeden önce Facebook ve Instagram’da hesap ve reklam yönetimi tecrübenizin olması ve iyi derece İngilizce bilmeniz gerektiğini unutmayın.
  • Yukarıda bahsettiğim konularda emin olduktan sonra burada yer alan 30 soruluk deneme sınavını çözmeniz gerekiyor. Bu sınav sonrasında, Facebook, Instagram ve What’s App gibi platformlardaki yönetim ve reklam bilginiz ölçülüyor. Hangi soruları yanlış cevapladığınızı görüp, yoğunlaşmanız gereken konuları görüyorsunuz.
  • Sonrasında burada yer alan, video ve küçük sınavların da bulunduğu 27 üniteyi gözden geçirmeniz gerekiyor.
  • Kendinizi hazır hissettiğinizde Pearson Vue ’nin web sitesine girip 100-102 kodlu sınavı 38 Pound’a kredi kartı ile satın alıp, rezervasyon yaptırıyorsunuz. Sınavı ister İstanbul Beşiktaş Vişnezade’de bulunan Pearson Vue merkezinde, isterseniz de evinizde, ancak denetimli sınav yöntemiyle (proctored exam) alabiliyorsunuz. Sınavı evinde almak isteyenler için 12:30’dan gece 23:30’a kadar uygun zaman aralıkları bulunuyor.
  • Sınav 90 dakika olmasına rağmen sonrasındaki anket vs gibi konuları da düşünerek 105 dakika ayırmanız gerekiyor. Sınav saatinden yarım saat önce Pearson’ın bahsettiği OnVUE uygulamasını bilgisayarına kurmanız gerekiyor.
  • Sınava dağınık olmayan ve mümkünse sınav merkezi gibi yapılandırılmış bir odada girmenizi tavsiye ediyorum. Sınav öncesinde, öncelikle kendi fotoğrafınızı, sonrasında pasaport veya ehliyetinizin ön ve arka yüzünün fotoğrafını bilgisayar kamerasından çekip göndermeniz gerekiyor. Ayrıca bilgisayarınızda açıkta herhangi bir uygulamanın bulunmaması gerekiyor. Sonrasında sistem sizi bilgisayarın kamerasından kaydetmeye başlıyor. Bu esnadan sonra kameranın görüş alanından çıkmanız, herhangi bir şey yemeniz veya içmeniz, odanıza başka birinin girmesi ve cep telefonunuza ulaşmanız yasak. Örneğin ayağınız kaşımak için eğilip ekran dışına çıktığınızda veya masada yer alan bir bardak su içtiğinizde sınav iptal oluyor. Ayrıca odanın da ışık seviyesinin gözetmenin istediği ölçüde olması lazım.
  • Gözetmen isterse bilgisayarınızı yanınıza alarak odanın her yerini kameraya göstermeniz isteyebilir. Ayrıca bilgisayarın  yer aldığı masadaki objeleri ve varsa arkanızdaki veya göz önünde yer alan örneğin kütüphanenizdeki kitapların yerlerini değiştirmenizi isteyebilir.
Facebook Blueprint Gözetmenli Sınav İşleyişi
  • Bu adımlardan sonra sisteme bağlanan “gözetmen” gerek chat ekranından İngilizce komutlarla sizi yönlendirip sınavı başlatıyor ve kameradan sizi sürekli kontrol ediyor. Sınav esnasında bir sorunla karşılaşırsanız, yine chat ekranından gözetmene yazabiliyorsunuz.
  • Sınav panelinde reklamcılıkla ilgili bazı matematiksel hesapları yapabilmeniz için bir hesap makinesi uygulaması da bulunuyor. Bunun dışında OnVue uygulaması dışında bilgisayarınızda herhangi bir dosyaya erişemiyor, program aktive edemiyorsunuz.
  • 90 dakikalık sınav sonrasında sistem size skorunuzu ve sınavı geçip geçmediğinizi bildiriyor. Ancak sınav sonuçlarının Peason Vue sistemine yüklenmesi ve dijital sertifikanızın da Youracclaim.com  sayfasında görünmesi 24 saat alıyor. Tahminime göre sınav esnasında çekilen videoyu Pearson’dan başkaları da izledikten sonra, nihai kararı veriyorlar.

Şu yaşıma kadar gerek Türkiye’de gerekse de yurtdışında birçok çevrimiçi ve çevrimdışı sınava girmiş biri olarak, Facebook Blueprint sınavının tüm bu sınavlar içinde, denetleme yöntemi olarak en ciddisi olduğunu söyleyebilirim. Örneğin sınav esnasında su içmenize veya eğilmenize bile izin verilmiyor. Mesela TOEFL, IELTS gibi sınav merkezinde yapılan sınavlarda bile bu kadar yoğun bir denetim bulunmuyor, yine su içebiliyorsunuz, gerekirse gözetmenle görüşüp lavaboya gidebiliyorsunuz. Google Ads, Coursera, Edx vb birçok sertifikasyonun sınavlarının evde gözetmensiz yapıldığını düşündüğünüzde, Facebook’un u işi ne kadar ciddiye aldığını anlıyorsunuz. Kopya çekilme ihtimalini tamamen sıfırlamasıyla şu anda dijital pazarlama konusunda dünyada yer alan en etkili sertifikasyon olduğunu söyleyebilirim.

Yukarıda anlattığım detaylar haricinde:

  • Sınavla ilgili sorularınız olursa
  • Sizi sınava hazırlamamı isterseniz
  • Sosyal medya hesap ve reklamlarınızı yönetmemi isterseniz
  • Ajansınızın sosyal medyanızı nasıl yönettiği konusunda yorum isterseniz

Linkedin, facebook, instagram veya email (myparmaksiz [et] gmail.com) ile bana ulaşmanız yeterli.

Turkey’s Biggest Google Maps, Local Guides Meetup after Connect Live 2019

It was an unforgettable moment 🤩 for me when I first received the official Connect live invitation email from Google because I have never thought of selected by Google among more than 120 million local guides all over the world 🌎.

Google Local Guides Connect Live 2019 Party
Google Local Guides Connect Live 2019 Party

Everything was perfect in San Jose, California 🇺🇸 . I met with precious local guides from many countries, and Google well organized everything.

Google Local Guides Connect Live 2019 Party 2
Google Local Guides Connect Live 2019 Party 2

I was very grateful to Google and decided to organize many meetings for the Local Guides program and increase the awareness ️ of local guides in Istanbul.

Google Local Guides Connect Live Workshop
Google Local Guides Connect Live Workshop

As the first step, I organized a meet up with the attendance of 45 local guides 🧑🏻‍‍🧑🏽 from various cities of Turkey 🇹🇷, such as Istanbul, Bursa, and Kocaeli. Of course, my first goal was to get to know other local guides and create a robust community.

We gathered in ING Innovation Center that is mainly used for gatherings around innovative communities. I tried to cover the following issues in my presentation:
 
– What is the Local Guides Program?
– How to create quality content for Google Maps? ️
– What are the advantages of claiming a business on Google Maps?
– My notes from the Connect Live 2019 event, which was organized in San Jose, California.
 
In conclusion, I am pretty happy to organize such a big event for the first time in Istanbul, with 45 local guides from different provinces of Turkey 🥰

 

Google Maps Local Guides Connect Live 2019 Summit Notes

Google Local Guides Connect Live 2019 Summit
Google Local Guides Connect Live 2019 Summit

Last week, I had the privilege to meet stunning fellows at Google Maps Local Guides Connect Live 2019 in San Jose, California 🇺🇸 as the only selected local guide from Turkey 🇹🇷.

It is an “annual summit” that 200 successful local guides were flown ✈️ in from all over the world 🌎 to gather for three days to discuss important issues about Google maps 📍 and meet other passionate local guides.

I feel tremendously excited ✨by being surrounded by fantastic local guides 🤩 and am thankful for this unique opportunity 🙏🏼! I appreciate Google  and all local guides 🤟.

>> Did you recognize me in the picture ❓ 🤗<<<

Connect live 2019

 

Beyaz Yakalıların Beceri Eksikliği ve Öneriler

OECD’nin 2012’den bu yana yayınladığı OECD Becerileri Stratejisi raporu küreselleşme, dijitalleşme, nüfus yaşlanması ve göç gibi mega akımlar hakkında ülkelerin durumlarını göz önüne seriyor.  Mayıs 2019’da yayınlananan raporda Türkiye hakkında çarpıcı analizler yer alıyor.

Rapora göre:

  • Genç nüfusun beceriye göre sıralamasında Türkiye en düşük %20 kategorisinde Slovakya, Şili, Litvanya, Meksika gibi ülkelerle aynı kategoride yer alıyor.
  • Yetişkinlerin geniş bir beceri setine sahip olup olmadıklarını ölçen kategoride ise yine Slovenya, Şili gibi ülkelerle birlikte en düşük %20 içinde yer alıyoruz.
  • İnovasyon ile teşvik edilen beceri kullanımı sıralamasında da yine en düşük %20’lik kategoride yer alıyoruz.
  • Rapora göre Türkiye’deki yetişkinler, becerilerini işyerlerinde ve günlük hayatta diğer OECD ülkelerine nazaran daha az kullanıyorlarlar.

Özetle hem gençlerimizden hem de yetişkinlerimizden tam bir performans alınamadığını görüyoruz. Bu raporda OECD’nin özellikle vurguladığı, ülkemiz insanının beceriksiz olduğu değil, ancak becerisini tam olarak ortaya koyamadığı yönünde. Hani veliler derler ya: “Bizim çocuk aslında çok zeki, ancak çalışmıyor, bir çalışsa etrafın tozunu attıracak”….2019’da hala bu durumun geçerli olduğunu görmek ve geçmişten günümüze yeterince ilerlemenin olmadığını görmek de üzüm bir durum.

OECD ne tavsiye ediyor?

Burada OECD’nin devlet ve topluma tavsiyelerinden değil de, bireysel olarak başarılabilecek tavsiyelerine yer vermek istiyorum.

OECD:

  • Yetişkinlerin de öğrenmeye devam etmelerini,
  • Öğretmenlerin hayatları boyunca öğrenmeye devam ederek öğrencilerini beslemelerini ve
  • Yetişkinlerin öğrenme sürecinde teknolojiden olabildiğince faydalanmasını tavsiye ediyor.

Beyaz Yakalılar bilgi ve becerilerini nasıl artırabilirler?

Linkedin profiliminin takipçi profilinin daha çok üniversite öğrencileri ve genç profesyoneller olduğunu bilerek bu konudaki tavsiyelerimi sıralayacağım. Bu arada konumuz bir işte profesyonel olarak çalışmak veya girişimci olarak kendi işini yaparak gelişim değil. Her iki kariyer yolunda da olsanız dünyadaki eğilimlerle paralel olarak kendinizi geliştirmeniz gerekiyor.

Hibrid İş Tanımları

Bilgi ve becerilerin artırımında odaklanılması gereken yegane konuların başında günümüzün hibrid (melez) iş tanımları geliyor. Hibrid iş tanımları, daha önceden bir özgeçmişte bir arada göremeyeceğimiz sert (hard) ve yumuşak (soft) beceri kümelerinin aynı kişide yer almasıyla oluşuyor. Yaratıcılık, ikna kabiliyeti, birlikte çalışma, uyum sağlama ve etkili zaman yönetimi gibi yumuşak becerilerin yanında analitik karar alma, makine öğrenmesi, UX tasarımı, büyük veri yönetimi, dijital pazarlama gibi sert beceri setlerinin de aynı anda beklendiği kişiler hibrid iş tanımlarında aranıyor.

Örneğin pazarlamayla ilgili bir pozisyona başvurduğunuzda, ikna kabiliyeti, prezantabl olmak gibi becerilerin yanında, firmalar artık sizden veri tabanlarında SQL komutlarıyla sorgulama yapmanızı, en azından giriş/orta seviyeside Python bilmenizi, Tableau veya Google Data Studio’da görselleştirme yapabilmenizi de istiyor. “Ben yöneticiyim…, bu işleri başkasına yaptıracağım”… diyebilirsiniz, ancak bu araçların kullanımını bilmeden isteklerinizi yeni nesil iş analistlerine, pazarlamacılara aktarmanız da birçok problem doğuracaktır. “Ne kadar da fazla şey istiyorlar” diyebilirsiniz, bu durumda da daha az talepkar işlerde daha düşük pozisyonlar ve paketlerde çalışmayı kabul etmeniz gerekiyor.

Peki ama bu yetenekleri nasıl ve nerede elde edeceksiniz?

MBA Türkiye

Yumuşak becerilerini geliştirmek isteyenler için ilk tavsiyem, hızla bir tezsiz MBA yapmaları olacaktır. Bir senelik ve 3 dönemden oluşan bir MBA programı sayesinde hem geçerli bir diplomanız olacak, hem yumuşak becerileri elde edecek, hem de sizinle aynı kafa yapısında olan birçok profesyonel ile iletişime geçmiş olacaksınız. Özel üniversitelerden Bahçeşehir ve Altınbaş, devlet okullarından da Yıldız Teknik Üniversitesi ve İTÜ’yü tavsiye ediyorum. Bahsettiğim dört okulda İstanbul’da şehrin tam merkezinde yer almaları, metro, metrobüs ve deniz ulaşımına yakın olmaları, akademik seviyeleri ve uygun programları ile öne çıkıyor.

Vakti olmayanlar ve iyi derecede İngilizce bilenler için de birçok alternatif çözüm bulmakta.

Burada yer alan eğitimlerle etkili iletişim, etkili dinleme, kritik düşünme vb.10 farklı yumuşak beceride kendinizi geliştirebilirsiniz. Linkedin Learning’deki tüm eğitimlere Linkedin premium üyeliği ile ücretsiz olarak ulaşabiliyorsunuz. Udemy, EDX vb gibi platformlara göre en büyük farkı, eğitimcilerin kesinlikle sıkı bir değerlendirme sonrasında seçilmesi. Videoların kalitesi, metinler ve egzersiz malzemeleri tek başınıza ilgili konuda ustalaşabileceğini şekilde hazırlanmış.

Datacamp Python, R, SQL ve Spreadsheet teknolojilerini pratik yaparak hızla öğrenebileceğiniz bir platform. Birçok eğitim ücretsiz, ancak senelik 99 USD üyelik seçeceği ile tüm eğitimlere ulaşabiliyorsunuz.”Data Science for Managers”, konu hakkında hiç bilgisi olmayanların öncelikle kavrama hakim olmalarını sağlayan ve benim de giriş seviyesinde tavsiye ettiğim bir eğitim.

Bilmeyenler için OECD:

OECD Nedir OECD yani Türkçe adı ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, dünyanın her bir ülkesinde daha iyi yaşamlar için daha iyi politikalar oluşturma amacıyla kurulmuş uluslararası bir organizasyon. 1961’de Paris, Fransa’da kurulan OECD üye ülkeler, politika yapıcılar ve sivil toplum kuruluşları ile, uluslararası normal oluşturmak ve çeşitli sosyal, ekonomik, çevresel zorluklara kanıtlanabilir ve geçerli çözümler bulmak için çalışıyor. Ülkelerdeki ekonomik durumun iyileştirmesinden yeni iş alanları oluşturulmasına, eğitim sistemlerinin güçlendirilmesinden vergi kaçakçılığının önlenmesine kadar birçok konuda analizler, en iyi uygulamalar ve standart belirleme çalışmaları için bir kaynak görevi görüyor. 36 üye, 2 aday üye ve 5 kilit ortak ile toplam 43 ülkenin oluşturduğu OECD Afrika, Avrasya, Latin Amerika, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney Doğu Avrupa, Güney Doğu Asya olmak üzere 6 farklı bölgede çalışmalarına devam ediyor.

The Recent Situation of Digital “On-Demand” Cinema in Turkey

In today’s world, where attention span is shorter than ever, and instant access is easier than ever, new media technologies that allow people to access various platforms have contributed to the development of “on-demand” culture, which is characterized by individuality and mobility. These new media technologies have also made a new film distribution field available by building new methods and income prospects.

Cinemas and SVOD Culture
Cinemas and SVOD Culture

Consequently, the conventional distribution business has gone through a digital transformation. In Turkey, also a new way of access has become available on online platforms to watch films and other types of content, which has been developing itself detached from the traditional cinema platform. In this instance, a distinction must be made between online and digital distributions. In today’s cinema industry, movies are distributed through their physical forms, which are film rolls in this case, being carried to the movie theatres or digital discs that contain the original film to be carried physically.

Online distribution” can be described as the direct sharing of the movie with the consumers through specific internet platforms, without having to deal with the physical challenges. In light of this, distributing the films digitally and offline is “digital distribution” while sharing them online with the consumers “online distribution”. This transformation in the cinema business shows that the digital economy is now taking the scene and that the movie industry should build new business strategies in order to adapt to this new economic realm. As these new technologies improve, new business models have also come into being with the impact of these unique and easily accessible platforms.

Online distribution is characterized through over-the-top technology, OTT, in short, that uses different revenue models. In the most basic sense, OTT is a digitally formed for traditional home entertainment systems’ value proposition. In technological terms, OTT is, streaming video content through mobile or cable networks instead of broadcasting through TV or via a single cable, fiber, satellite supported system. From many aspects, OTT resembles traditional media services that aim to the consumers. OTT and traditional TV are getting improved in even more different ways by the content creators that join the field. By removing the barriers on the ground and content distribution, OTT has made it possible for different types of content creators to exist in the area.

%d bloggers like this: