
Mart ayının yaklaşmasıyla ve ay sonunda saatlerin ileri alınmasıyla birlikte herkesi bir spor aşkının aldığı kesin 🙂
Siz siz olun, sağlıklı yaşam ve spor düşüncesini mart sonuna sarkıtmayın. Şimdiden yediklerinize-içtiklerinize dikkat edin ve mutlaka bir spor salonuna uğrayın.
Neden bir spor salonu? : “Parkta da koşarım, belediyenin aletlerini teyzelerle birlikte kullanırım” teoride mantıklı gelse de İstanbul şartlarında çalışanlar için pek de uygulanabilir değil. Kesinlikle bir spor salonu tercih edilmeli.
Nasıl bir eğitim?: Spor salonu üyeliği alarak fit bir vücuda sahip olacağınızı sanmayın. Aletlerin kullanımını öğrenseniz bile, vücut ve beslenme alışkanlıklarınıza göre hangi hareketi, nasıl, hangi açıda kaç tekrar yapacağınıza kesinlikle bir spor hocasıyla karar verin. Spor salonları yıllardır kendi kendine spor yapmaya çalışan ve yorulup ilerleme gösteremeyen kişilerle dolu.
Ne tavsiye ediyorsun?: Öncelikle bir doktora gidip muayene olduktan sonra, güvenilir bir spor salonunda yağ, kas vb. oranlarınızı ölçtürmenzi tavsiye ediyorum. Sonrasında yapmanız gereken bir personal trainerla yani, konusunda uzman bir spora hocasıyla çalışmak.
Personal trainer olarak kimi tavsiye edersin?: Ben 4 aydır Atakan Kardaşla birebir çalışıyorum. Atakan Hoca‘yla günlük yapılan fitness ve kardio egzersizleri dışında, beslenme alışkanlıkları ve uyku düzeni gibi konularda da çalışıyoruz. Zaten bu işin %30’u antrenman ise, %30’u uyku ve %40’ı da beslenmeye bakıyor. Yani sabah kahvaltısını zayıf yapıp, günde en azından 3-4 yumurta yemeden, 2,5 litre su içmeden, badem-ceviz-kuru üzüm gibi yemişleri gofret ve çikolata gibi atıştırmalıkla değişitirmeden Türk kaslarınızı 6 packe dönüştürmeyi ummayın 😉