Geçtiğimiz ay WTM dünya fuarına katılmak için Londra’daydım. Frankfurt’la birlikte dünyanın en önemli iki turizm fuarından biri olan WTM, geçtiğimiz yıla oranla bu sene daha da yoğun bir ilgiyle karşılandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tahsis ettiği standlarda Türkiye’nin birçok önemli havayolu, seyahat acentesi, oteli ve mesleki birlikleri vardı.
Fuar alanı klasik manada Tüyap İstanbul’a benziyor. Her kıtaya fuarda farklı bir yer ayrılmış. Ülkeler kendi standları içinde firmalarına yer vermişler. Örneğin İspanya’nın standına girdiğinizde, o ülkenin seyahat endüstrisindeki en önemli firmalarına kolayca ulaşmanız mümkün. Afrika ülkeleri daha çok geleneksel kıyafetler içerisinde ve orman temalı standlarda yer alırken, Avrupa ve Amerika’nın standları günümüzün modern ofislerini yansıtıyordu.
Anahtarlık, biblo vb. promosyon malzemeleri Afrika ve Asya ülkeleri tarafından daha yoğun kullanılmıştı. Avrupa ve Amerika firmaları ise daha çok broşür ve DVD yoluyla firmalarını tanıtma yolunu seçmişlerdi.
WTM’in belki de en önemli ve gelişmeye açık bölümü Global Village adı verilen ve internet üzerinden uçak bileti, konaklama, araç kiralama hizmeti veren toptancı firmaların bulunduğu alandı. Geçtiğimiz seneye göre Global Village’daki firma sayısındaki artış, sektörün nereye gittiğini belirten önemli bir gösterge.
İnternet turizm sektörünü de sil baştan değiştiriyor. Artık Harbiye’deki bir seyahat acentesinin kataloguna bakıp tatilimiz seçmeyi tercih etmiyoruz. İnternet üzerinden alışverişe soğuk bakanlar bile acenteye gitmeden önce birçok siteden bilgi alıyor. Daha önce internette aradığı otelde konaklayan müşterilerin yorumlarını okuyup, kararından vazgeçen birçok kişi tanıyorum.
Uçak biletini acenteden alan kişi sayısında belirgin bir artış var. Havayolları acentelerin payını azaltmak ve direkt kendi siteleri üzerinden yapılan satışları artırmak için çalışıyor. E-bilet, cep telefonuna gönderilen PNRlar ve online check-in sayesinde otobüse biner gibi uçağa binebiliyorsunuz.
Hazır paket turlar şu an için yine ilgi görüyor olsa bile yakında bu tip turlara talepdüşecek. Müşterilerin otel, uçak, araç ve sigorta gibi öğeleri istediği gibi seçip kendi turunu oluşturmasını sağlayan dinamik paket uygulaması dünyadaki birçok sitede çalışmaya başladı.
3D secure, PayPal, Google Checkout sayesinde internet üzerine alışveriş artık çok daha güvenli.
Peki, tüm bu bilgiler ışığında sektör nereye gidiyor ve seyahat acenteleri ne yapmalı?
Klasik anlamda hizmet veren seyahat acenteleri, profesyonel bir destek almazlarsa gelecek 5 yıl içerisinde birer ikişer kapanma noktasına gelecekler. Artık broşür bastırmak, katalogları gazetelerin Pazar ekleriyle dağıtmak da kar etmiyor.
Her acentenin yılın son çeyreğinde bir sonraki yıla ilişkin uygulanabilir ve performans hedefleri olan pazarlama planı hazırlaması gerekiyor. Klasik 4P’li pazarlamanın seyahat acenteleri için en önemli unsuru olan Place yani dağıtım kanallarından işe başlanması şart.
Yani ilk önce doğru bir web sayfasına sahip olunmalı. Burada bahsedilen h
azır paket turların bulunduğu ve iletişim bilgilerinin yer aldığı web sayfaları değil. Her acente web sayfası üzerinden online hizmet verebilmeli. Uçak biletini, otelini, transferini web sayfası üzerinden satabilmeli. Müşterilerine ürünlerini çeşitli kriterlere göre seçebilme özgürlünü sunmalı. Örneğin harita üzerinde 4 yıldızlı, kahvaltı dahil günlük fiyatı 50€’dan düşük Taksim otellerini müşterilere sunabilmeli.
Kurban Bayramının ilk gününü Antalya’da her şey dahil bir otelde, 2. Gününü Londra’da “We will rock you” müzikalini seyrederek, 3. Gününü İsviçre’de 5 yıldızlı bir kayak resortunda ve 4. Gününde sabahtan Eiffel turunu yaptıktan sonra Disneyland’ı gezecek bir müşteriye sunabilecek bir teklifiniz yoksa en geç 5 sene sonra muhtemelen dükkanı kapatmak zorunda kalabilirsiniz.
Çok iyi bir sistemi tasarlatmakla da iş bitmiyor. Sitenizin içeriğini sürekli güncel tutmak zorundasınız. Ayrıca güncellenen bilgileri potansiyel ve mevcut kullanıcılarınızla paylaşmalısınız. Bunun için ilk akla gelen yöntem e-bülten gönderimi. Günümüzde hala 1 MB’lık word dosyasına yazılmış bültenleri 1.000 kişiye göndermeyi deneyen acenteler mevcut… E-bültenler müşterilere ulaştı mı, müşterileriniz bu bülteni açıp okudu mu, bülteninizde verdiğiniz linke tıkladı mı, linke tıkladıktan sonra web sayfanızda kaç saniye kaldı… Bülten gönderimine ilişkin bu sorulara yanıt alabilmek çok önemli. Ya müşterileriniz sizden bülten almak istemiyorsa ve siz onlara sürekli bülten göndererek farkında olmayan sizden hoşnut olmayan bir topluluk yaratmışsanız.
Banner ve tıklama bazlı reklamlara hiç girmiyorum bile. Sadece e-bülteni bile doğru bir şekilde gönderen ve web sayfasını düzgün bir şekilde tasarlayan acentelerin bile rakiplerine büyük bir fark atacağına eminim. Ancak… Profesyonel bir firmadan, danışmandan destek alınması şart..