Ekonomik kriz var mı yok mu?


Amerika’da patlak veren ve sonrasında Avrupa ile beraber tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizden herhalde haberi olmayan yoktur. Öncelikle mortagage kredisi veren bankaların birer ikişer batması, daha sonra yıllardır hizmet veren Lehman Brothers gibi yatırım bankalarının devlet tarafından kurtarılmaması, Fortis’in Avrupa Birliğinin son dakika müdahalesiyle yeniden ayağa kaldırılması ve son olarak da dolar’ın 31 Aralık 2007’den bu yana %35 yükselmesi…

Bir anda maaşlarımızın değeri inanılmaz bir oranda düştü, satın alma maliyetlerimiz arttı. Elektronik eşya alımlarımızı mecburen yılbaşı sonrasına ertelemeye başladık. Daha dikkatli harcamaya dikkat ediyoruz. Yiyeceğimizden bile kısmaya başladık ki Mc Donalds’ın 3. çeyrek gelirleri bizim gibi ülkeler sayesinde %11 arttığını öğrendik.

Bana göre Türkiye’de şu an için çok da kesin bir kriz varmış gibi görünmüyor. YTL’nin dolar ve Euro karşısında değer yitirdiğini biliyoruz, ancak batık bankalarımız ve kurtaramadığımız fonlarımız yok. Tabi ki devletin yaptığı bir takım açıklamalara güvenerek hisse senedi piyasasına giren ve yaşanan birçok düşüşten sonra hala uzun dönemli oynamak isteyenler hariç.

Geçtiğimiz hafta CNN Türk’te Güngör Uras’ın da katıldığı bir tartışma programı vardı. Söylenenler çok ilginç. Türkiye’nin küresel krizden etkileneceğini, ancak bankaların sağlam yapıları sayesinde diğer ülkelerdeki gibi çöküşlerin olmayacağı söyleniyordu. Bu dönemde yaklaşan Ocak ayıyla birlikte şirket sahiplerinin hükümetin de deyimiyle Türkiye için yaratılan bu sanal kriz ortamını kendileri için iyi değerlendirerek zam artışlar bir kenara dursun, fırsatını bulmuşken işçi çıkartacakları anlatıldı.

Az çok küresel ekonomiyi okumasını bilen biri olarak, Türkiye’nin krizden fazla yara almadan kurtulacağını düşünüyorum. Hisse senedi piyasasında olduğu gibi yaşanan gerginliğin başlıca nedenlerinden biri insanların kriz anında mantıklı düşünememesi ve psikolojilerinin bozulması. Finans ve reel sektörün başlıca bazı yatırımcılarının da bu durumu fırsat bilerek psikolojik olarak kişileri etkileyip bu durumdan rant sağlamaya çalışması.

Yılın son çeyreğine girmişken, önümüzde de yılbaşı ve kurban bayramı gibi iki önemli zaman varken, en önemlisi 2009 yılı için yapılan planların hızla revize edilerek, baştan yazılmasıdır. Kriz zamanlarında pazarlama bütçelerini artıran, reklam ve iletişim faaliyetlerine daha çok ağırlık veren firmaların bu dönemden kazançlı çıktıkları artık herkes tarafından biliniyor. Ancak nedense yine de KOBİ’lerimiz bu gibi zamanlarda küçülmeyi ve beklemeyi daha uygun görüyor.

Daha önce bizi unutan müşterilere kendimi hatırlatmanın tam zamanıdır. CRM verilerimizi iyice karıştırıp, eski müşterilerimize dönebilmek için bundan daha uygun bir zaman olamaz.
Gönderdiğimiz her mailin altına yeni sunduğumuz ürün ve hizmetleri anlatan bannerlar eklemenin, bayram ve yılbaşı için indirim bültenlerini göndermenin, basın bültenleriyle hizmetlerimizi daha sık duyurmanın vakti gelmiştir.

Kriz zamanında en etkili reklam yöntemlerinden biri de tıklama bazlı reklamcılık. Satın alma kararını vermeden önce internetten araştırma yapanların sayısı hızla büyüyor. Artık dergi ve gazetelerde sayfanın arasına giren reklamlar, ekonomi sayfalarında yer alan firma haberleri, İK sayfalarında yer alana kurumsal sosyal sorumluk projeleri bizi o kadar da çok ilgilendirmiyor. Sonuca hızlı ve daha emin yöntemlerle gitmek istiyoruz. Satın almayı düşündüğümüz ürün ve hizmet için, satıcı firmanın web sayfasından, o ürün/hizmet hakkında yapılmış diğer web sayfalarındaki ve bloglardaki yorumlara kadar birçok konuda araştırma yapıyoruz. İlgilendiğimiz konuyla ilgili bir reklam önümüze çıkarsa tıklıyoruz, bunun dışındakileri görmezden gelmeye alıştık bile.

Endüstriyel firmaların ve kamu işletmelerinin yıllık bütçelerindeki harcama limitlerini doldurabilmeleri için sadece 2 ayları kaldı. Kurumsal ve endüstriyel satış yapan temsilcilerinin krizi de fırsat bilerek, bu 2 ayda yılın geri kalan 10 ayına eşit derecede ziyaret yapması gerekiyor. FMCH ve hazır giyim perakendecilerinin de indirimlere bir an önce başlaması gerekiyor. Tanıtımını önceden yaparak tüketicinin zihninde kampanya olgusunu ilk oluşturan firmalar bu dönemde pastadan daha çok pay alacak.

Kriz fırsatını bilerek 2009’a daha rekabetçi ve geçmiş dönemlere göre artan kar oranlarıyla girmek için son 2 aydayız. Pazarlamacılara herkesten daha büyük iş düşüyor.

Published by myparmaksiz

Lecturer in Marketing, Data Scientist, Digital Marketer, Story Teller, AMA PCM®

Leave a Reply

%d bloggers like this: